KOCA YUSUF VE GÜREŞ






Koca Yusuf Spor ve Kültür derneği yönetim kurulu üyeleri, 651. Kırkpınar güreşlerine katıldı. Türk sporu Yağlı güreşler dışında Türk kültürüne özgü olan başka ilginç anlar da yaşadı. Güreşlere katılan misafirlere Pişmanie nasıl yapıldığını canlı canlı gösterisi de vardı. Ustalar çok ilginç anlar sundu.Pişmaniye nasıl yapıldığını hiç gördünüz mü? Bakın ve eğlenin!











Koca Yusuf Derneği Başkanı Arif Vasvi, 
Şumnu Kültür Evi’ni Ziyaret Etti

Bilindiği gibi son günlerde 6 Haziran 2012 tarihinde Şumnu’da bir toplantı sonucunda Deliorman’dan cihan ve efsane pehlivanın adını taşıyan Koca Yusuf Spor ve Kültür Derneği kuruldu. İsperih’in Kıpinovtsi köyünden Arif Vasvi, oy birliği ile dernek başkanı oldu. Milli Güreş Şampiyon, ilk defa Başkan olarak 22 Haziran 2012 tarihinde Şumnu Kültür Evi Başkanı Nurten Remzi’yi ziyaret etti. Bir araya gelince, spor ve kültür alanında ortak proje ve çalışmalar yapmaktan memnuniyet duyacaklarını belirttiler. Eylül ayında Koca Yusuf’un doğduğu Karalar köyünde planlanan yağlı güreşlerle ilgili bazı konulara değindiler. Nurten Remzi, bu tarihi değerler taşıyan faaliyette Şumnu Kültür Evi Davul Zurna Orkestrası severek yer alacağını belirtti. Komunist döneminde yıllar önce yasak edilen Yağlı güreşin, spor ve kültür özelliklerimizin yeniden canlanması, tanıtılması ve gelişmesi için her zaman iki dernek bir birilerine destek olacaklarını belirttiler. Şimdiye kadar özel yapılan suni güreşen kuklalarla Davul ve Zurna gösterilerinden bahs ederken, Atalarımızdan kalan Olimpiyatlar'dan sonra dünyanın en eski spor organizasyonu Yağlı Güreş, artık sadece kuklalarla gösteri ve şov değil, Bulgaristan’da, Koca Yusuf’un memleketinde Koca Yusuf adını taşıyacak olan yağlı güreşler gerçek olacağından dolayı bütün Bulgaristan Türkleri adına ve Şumnu Kültür Evi Derneği ekibi adına mutluluklarını, umudunu ve başarılar dileklerini paylaştı. 
Birkaç gün önce Edirne Belediye Başkanı Hamdi Sedefçi, 651. Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri’ne Koca Yusuf Derneği Yönetimini davet etti. Dev adam Koca Yusuf’un adı her zaman o güreşlerde cazgırların gür sesi ve davulların ritmiyle yer alıyor. Ayrıca Er meydanı girişinde Deliorman’dan en güçlü ve ünlü pehlivanlar Koca Yusuf, Kel Aliço ve Kurtdereli’nin heykeli var. Kırkpınar Kültür Evi müzesinde de onların hakkında bilgi var.
Kırkpınar güreşlerinin tam olarak hangi tarihte yapılmaya başlandığı bilinmiyor ancak ortaya çıkışıyla ilgili en yaygın efsane şöyle; Rumeli'nin fethi sırasında, Orhan Gazi ile Nilüfer Hatun'un büyük oğlu Süleyman Paşa'nın komutasındaki kırk kişilik öncü birlik, Ahırköy'de, yani bugün Yunanistan sınırları içinde kalan Samona'da mola verir. Güreş tutan askerler arasında, iki er yenişemez. İki güreşçi, bir 6 Mayıs sabahı, Hıdrellez karşılamasında, Ahırköy çayırlığında yeniden güreşe tutuşur. Sabah erken başlayan karşılaşma, geceyarısından sonra iki güreşçinin ölümüne kadar sürer. Arkadaşları, güreşçileri, orada bulunan bir incir ağacının altına gömer. Yıllar sonra ziyarete gittiklerinde de, burada pehlivanların mezarları yerine bir pınarla karşılaşırlar. Buraya önce, ‘‘Kırklar'ın Pınarı’’, sonra da ‘‘Kırkpınar’’ adı verilir.
Güreşler, her yıl, haziran sonu ile temmuz ayının başı arasındaki günlerde, Sarayiçi'nde Tunca Nehri kenarındaki stadyumda yapılır. Rakibini çivi yukarı diken, sırtüstü yatıran ya da açık düşürenler galip, kispeti çıkan ya da yırtılan ve pes eden pehlivanlar da yenilmiş sayılır. Burada her yıl başpehlivanı seçilir ve altın kemer takılır.






DELİORMAN’DA KOCA YUSUF CANLANDI
(Koca Yusuf Spor ve Kültür Derneği Kuruldu)

“Büyük efsaneyi görür gibiyim,
 
Tarih denizinde yürür gibiyim,
 
Eyvah, heyecandan ölür gibiyim,
 
Karalar Er meydanında.”

Gelmiş geçmiş en meşhur pehlivanlardan olan Koca Yusuf, Avrupa ve Amerika pehlivanların sırtını yere vurarak cihan pehlivanı ünvanını almıştır. Deliorman’da Şumnu’nun Karalar köyünde doğan efsanevi Türk güreşçisi 20 yaşında iken 1885 yılında, 26 senedir Kırkpınar Başpehlivanlığını elinde bulunduran Kel Aliço ile berabere kalmış, Aliço da sonrasında Koca Yusuf un "başpehlivanlığa" layık bir yiğit olduğunu kabul ederek başpehlivanlığı devretmiştir. Karşısına çıkan hiçbir pehlivan kendisinden bu unvanı almaya muvaffak olamamışdır. Devrin meşhur pehlivanları; Adalı Halil, Kara Ahmet, Katrancı, Karagöz Ali, Memiş, Filiz Nurullah, Kurtdereli Mehmet ve Hergeleci İbrahim Koca Yusuf la kapışmışlar, hepsi de Yusuf un kendilerinden üstün pehlivan olduğunu kabul etmişlerdir. O, ustalığı, kuvveti, çevikliği yanı sıra açık sözlülüğü, mertliği ve İslâm'ı yaşamadaki hassasiyetiyle de dikkatleri çekmektedir.
Şumnu’da, 6 Haziran 2012 (Çarşamba), saat 18:00’de ünlü deliormanlı pehlivanın adını taşıyan Koca Yusuf Spor ve Kültür Derneği Kuruluş Toplantısı düzenlendi. Toplantı açılışında kocayusufların yolunda giden, küçük yaşta, ama büyük başarılara imza atan Varna’nın Bulair köyünden 15 yaşında Milli Güreş Şampiyonu Sevgin Hasan, cihan pehlivanı fotoğrafını eline alıp yükseklere kaldırmakla bu tarihi toplantıya renk ve duygusallık kattı. Sonra Köklüce (Venets) cazgırı Hamit Hamit”…Allah Alaaaah, illâllah, Alkışlarla diyelim maşallah…”diyerek, ve “...bir Er meydanı kurmak, sadece güreşi değil, insanlığı da öğretmektir”, diyen Eski Cuma cazgırı Enver Yahov,” Pehlivaaan, pehlivan, İşte meydan, işte pehlivan … güreş meydanlarında okudukları dualarla toplantıda büyük heyecan yarattı.
Koca Yusuf Spor ve Kültür Derneği yönetimine oy vermekle 9 kişi seçildi:
1. Koca Yusuf Derneği Başkanı Arif Vasvi- İsperih’in Kıpinovtsi köyünden Milli Güreş Şampionu 
2. Gülhan Rufat- Razgrad’tan, Dünya yarışmalarında üçüncülük kazanan, Beden Eğitimi Bölümü üniversite öğrencisi,
3. Bayazit Kemal- Ruen Güreş Antrenörü, ekibi ile Türkiye yağlı güreşlerine katılan ve Bulgaristan yağlı güreş gösterilerinde büyük katkısı olan,
4. Deçko İvanov Hristov- 1966 ve 1967 Bulgaristan Milli şampionu, uzun yıllar antrenörlük yapmış, Amerika-Bulgaristan çift vatandaşlığı var, 
5. Nurten Remzi- Koca Yüsüf heykeli ve Koca Yusuf yağlı güreşler projelerini hazırlayan, Deliorman güreşleriyle ilgili panel, seminer ve arşiv yapan, Davul Zurna takımı kuran,
6. İsmail Hilmiev Ebazerov- Koca Yusuf’un doğduğu Karalar köyü Muhatarı, orada Koca Yusuf’un anıt taşını yaptıran ekip üyelerinden biridir,
7. Ali Aliev Tarakçı- Razgrad’ın Ezerçe köyü güreş kulübü yöneticisi ve antrenörü, kız güreşçilerinden biri milli yarışmalarda ikincilik kazanmış, Sambo sporu Milli Şampionu, 
8. Hüsiet Hamidova Hilmieva, Köklüce’den, ekonomi bölümü mezunu, babası güreşlerde cazgırlık yaptığından dolayı küçük yaştan seyirci olarak güreşlere giden, 
9. Gülten İzedinova Recebova- sosyal sağlık bölümü mezunu, güreşsever ve yağlı güreşler derneği kuruluşuna ilgisi olan 

Köklüce(Venets)’den Avukat Levent Zekeriev Ahmedov, Koca Yusuf Derneği avukatı ilan edildi. Dernek kuruluşuna katkıda bulunan ve kurucu olanların arasında bulunan Kaolinovo’dan Sevgin Lütfi Hilmi, Eski Cuma’dan, 1957 yılında Moskava’da Dünya yarışmalarında üçüncülük kazanan İvan Angelov İvanov, NÜVVAB öğretmeni Celil Celil, Şumnu’dan Yono Tsenov, Emel Seyhan, Cengiz Tefik, Cahide Ercan, Burgas’tan 2 kez dünya yarışmalarında üçüncülük kazanan Donço Jekov, Hitrino’dan İlhan Mustafa ve Seniha Hanım, Aytos’tan Güreş Antrenörü Rujdi Ahmet gibi Kuzeydoğu Bulgaristan’ın farklı farklı belediyelerinden aydın kişi ve güreşseverler vardı.
Koca Yusuf Spor ve Kültür Derneği kurulunca, “Karalarlı Yusuf", "Şumnulu Yusuf", "Büyük Yusuf", “Terrible Turk” (Korkunç Türk) olarak tanınan ve bilinen, iri gövdesi, güreş becerisi, gücü ve sporcu ahlakı olan Koca Yusuf’un adı yeniden canlandı. Hayırlı olsun!






KOCA YUSUF HEYKELİ AÇILIŞI




DELİORMAN’DA GÜREŞLER PANELİ





Kurtdereli Mehmet Pehlivan


Kurtdereli'yi Adapazarlı Cinci Hoca yetiştirmiştir. Devrin meşhur pehlivanları Koca Yusuf, Adalı Halil, Ahmet Kara,Katrancı Mehmet Pehlivan, Karagöz Ali, Memiş, Filiz Nurullah ve Hergeleci İbrahim ile güreşleri olmuştur. Kırkpınar başpehlivanlığı bulunmaktadır.
Kurtdereli Mehmet Pehlivan 1869 yılında bugün Bulgaristan sınırları içinde kalan Deliorman'ın Razgrad köylerinde doğdu. 1.92 m boyunda ve 148 kg ağırlığında idi. 21 yaşında Koca Yusuf'un karşısına çıktı. Övgüsünü aldı. 1899 Avrupa'ya gitti. Callmett, Pitejenski ve Dumas gibi ünlü güreşçileri yendi. Petrow'a yenildi. Galibiyetler listesine Hintli Gulan, Macar Caya, Rus Baradonow ve Alman Müller'i de ekledi. 1911'de 32 gecede 43 müsabaka yaptı. "Cihan şampiyonu" ilan edildi. 1938 yılında Balıkesir'de öldü.
Mehmet Pehlivanın diğer pehlivanlardan ayıran ve kendisine Atatürk tarafından 1931 yılında 1.000.-Lira ödül verilmesine sebep olan, onun;
....Güreşirken bütün Türk milletini arkamda hisseder ve onun şerefini korumak için herşeyi yapardım. Ve sanki bütün Türk milletinin kuvvetinin arkamdan dayandığını hissederdim!
sözleridir.
Her yıl adına köyünde Kırkpınar'dan sonra Türkiye'nin en büyük yağlı güreşleri düzenlenmektedir.
Balıkesir'de adını taşıyan kapalı spor salonu ve kendisinin büyük boyutta bir heykeli bulunmaktadır.













Kel Aliço


Kel Aliço, ünlü bir yağlı
 güreşçidir. Kel Aliço Bulgaristan'ın Plevne ili Cherven Bryag Belediyesi (Kırmızı Kıyı Belediyesi), İskar nehri kıyisindaki Koynare köyünde dogmustur. Balkan Harbi sırasında KOYNARE köyü ve bu köye 16 Km mesafede bulunan Loveç (Lofça) ilinin Lukovit köyünden ayrılmak zorunda kalan Pomaklar bugün Edirne'nin İpsala ilçesi Aliçopehlivan köyünde yaşamaktadır. Saçsız başından dolayı "kel" takma adıyla anılan Aliço, çok sert ve acımasız güreş tekniğinden dolayı"Gaddar Ali" olarak anılırdı. Güreşe küçük yaşta başladı. Yalnız döneminin değil, Türk güreşinin en büyük pehlivanlarından biri olarak tanındı. Abdülaziz'in ilgisini çekerek huzur güreşlerine katıldı. Yıldız Sarayı'nda "şamdancıbaşı"lığa kadar yükseldi. Kırkpınar'da aralıksız 27 yıl başpehlivanlığı kazandı. 70 yaşındayken kendisine meydan okuyan çırağı Adalı Halil'i yendiğinde Adalı, Aliço'dan 25 yaş küçüktü. Mezarı İpsala'nın Aliçopehlivan köyündedir.Kel Aliço, (d. 1845, Plevne - ö. 1922, Edirne), Pomak pehlivan.



 Koca Yusuf ile Kel Aliço’nun
Kırkpınar Başpehlivanlık Güreşi.

Aliço'yu Osmanlı ülkesinde tanımayan güreş meraklısı yok sayılır. Saçının azlığından Kel Aliço ve Güreşteki amansız hücumlarından da Gaddar Aliço lakapları takılmıştır.

Kendisi Lofçalıydı. Kırkpınar Başpehlivanlığını 26 sene gibi uzun bir müddet kimseye kaptırmamıştır. Bazı seneler Kırkpınar'da kendisine rakip çıkmadığından hiç güreşmeden baş ödülü aldığı olurdu.

Kırkpınar'a 27.defa başpehlivanlığı almaya gelmişti. O senede kendisine rakip çıkacağı sanılmıyordu. Bazı güreş meraklıları o seneler yeni yeni parlamaya başlayan Adalı Halil Pehlivan, Aliço ile oynaş (gösteri) güreşi yapmasını teklif etmişlerdi. Ama Adalı Halil o sene Kırkpınar'a gelmedi. Herkes yine Aliço'nun güreşmeden baş ödülü alacağını anlamıştı.

Kırkpınar'a her boyda güreşmek için ülkenin çeşitli yerlerinden yabancı pehlivanlar gelirdi. Tabi o sene de Er Meydanı’nda kozlarını paylaşmak isteyen birçok yabancı pehlivan gelmişti. Hele Kırkpınar'a ilk gelenler hemen belli oluyordu.

O zamanki güreş terbiyesine göre kimse tanımadığı bir pehlivana hangi boyda güreşeceğini sormazdı.

Yabancı pehlivanlardan birisi beyaz çehresi, gösterişli pençeleri ve hayli genç oluşu ile dikkatleri üzerinde topluyordu. Başında Trablus Şalı meydanda kıspetinin zembiline yaslanıp, sakin ve umursamaz oturuşu kendisine olan ilgiyi daha da arttırıyor ve herkes onun hangi boyda güreşeceğini tahmine çalışıyordu. Çoğu, onun büyük ortaya çıkacağını tahmin bile etmiyordu. Fakat küçük boy güreşleri bitip büyük orta güreşçileri çıkmaya başladıkları anda onun soyunmadığını gören Kırkpınar meydancısı yabancı pehlivana danışmak mecburiyetinde kalmış ve ona şöyle seslenmişti:

“Ağam kusura kalma, yabancı olduğunu bildiğim için söylerim; soyunanlar büyük orta güreşçileridir. Soyunacaksan soyun. Yoksa bundan sonra başaltı güreşleri yapılır. Kırkpınar güreşleri köy güreşlerine benzemez, Bilesinizki sizin köyün baş pehlivanları bile burada büyük orta ödülünü alamazlar.”

Ama yabancı pehlivan meydancının bu sözlerine sakin tavrını değiştirmeden yaslandığı zembilinden dahi doğrulmadan:

“Büyük ortaya güreşmeyeceğim ağam.” diye karşılık vermişti.

Meydancı ilk defa Kırkpınar'a gelen bir pehlivanın hangi cesaretle büyük ortaya soyunmadığını anlamamıştı. Başaltındaki pehlivanlar zamanın en meşhur ve en yaman güreşçileriydiler. Çoğu başpehlivanlığa sırf Aliço yüzünden soyunmamıştı. Büyük orta güreşçilerin sonlarına doğru başaltına güreşecek pehlivanlar da soyunmaya başladılar. Yabancı pehlivan ise yerinden kıpırdamamıştı. Artık herkes yabancı pehlivanın başa güreşeceğini anlamıştı.

Anlaşılan bu yabancı Aliço'nun varlığından ve onun şöhretinden bihaber diye aralarında konuşuyorlardı. Bir yabancı pehlivanın baş güreşe çıkacağı Aliço'ya bildirilmişti. Aliço o zamana kadar hiç aldırış etmediği pehlivana şöyle bir baktıktan sonra yanındakine şöyle der:
“Ağam dört seneden beri şu Kırkpınar'da esaslı bir güreş atamadık. Hep oynaş güreşi yaptık durduk. Hiç olmazsa bu sene biraz pençeleşeyim. Güreşi bırakacağım şu son zamanlarda ağzımın tadıyla bir pehlivanlık göstereyim, önümüzdeki sene olmazsa bile iki sene sonra Adalı Halil Başpehlivanlık meydanını doldurur.”

Aliço bu sözleriyle Adalı'daki güreş kabiliyetini anlatmak istediği kadar yabancı pehlivanı da dikkate almadığını gösteriyordu. Ona göre kendisinden sonra başpehlivan olacak birisi varsa, o da Adalı Halil pehlivandı.

Başaltı güreşleri akşam karanlığına kadar devam ettiğinden baş güreşleri ertesi güne bırakıldı. Zurnalar insanı coşturan başpehlivanlık havalarım çalmağa başlayınca Aliço kalkmış soyunmaya başlamıştı. Yabancı pehlivan da Aliço'nun arkasından zembili elinde soyunmaya gidiyordu. Aliço soyunup meydanda dolaşmaya başlayınca, halk ayağa kalkarak kendisini teşvik edici sözlerle alkışlamağa başladı. Yabancı pehlivan da sırtında gömleği ile meydanda göründü. Serbest hareketleri ve heyecansız görünmesi insanda başpehlivanlığa çok soyunmuş intibaını bırakıyordu.

            Aliço artık bakışlarını yabancı pehlivandan kaçırmadan onu çatık bir şekilde süzmeye başlamıştı. İkisi de yağlanıp güreşe hazır duruma geldiklerinde meydanda çıt çıkmaz olmuş, herkes bütün dikkatini cazgıra vermişti. Çünkü tanımadıkları bu yabancı pehlivanın kim olduğunu, nereli olduğunu cazgırdan öğreneceklerdi. Cazgır da halkın bu merakını bildiğinden duadan önceki pehlivanları takdim eden konuşmasında kelimelerin üzerine basarak gür sesiyle şöyle diyordu:

            “Ağalar, ey ahali Başpehlivanlığa meşhur Ali Pehlivan ile Deliormanlı Yusuf Pehlivan kapışacaklardır.” Cazgır Aliço'ya hitaben:

            “Ey Aliço, Koca Aliço, Kırkpınarın 26 senelik başpehlivanı Aliço! Huzur güreşlerinde ve şu meydanda yendiğin nice pehlivanlarla haklı bir şöhret kazandın. Ama bu yüzden kendine çok güvenme. Unutma ki, ummadığın taş, baş yarar derler. Karşına çıkan Deliormanlı Yusuf'un nasıl bir pehlivan olduğunu az sonra anlayacaksın. Burası er meydanı, yiğitler meydanıdır. Her yiğidin gönlünde bir aslan yatar. Her ana ayrı bir yiğit doğurur.”

            Sonra Yusufa dönerek:

            “Ey Yusuf Ağa, Aliço'nun saç kalmamış kafasına bakarak geçkin diye düşünme. Ona Gaddar Aliço derler. Aman vermeden güreşir. Oyundan oyuna geçer heran, kolla kendini ona göre davran.”

            Her ikisi de, halkı selamladıktan sonra peşreve başladılar. Aliço genç bir delikanlı gibi seri peşrev yapıyor ve fırtına gibi dönüyordu. Yusuf'un da koca elleriyle yaptığı peşrevler çok ustaca ve gösterişliydi. Peşrevinden de anlaşılıyordu ki, işinin ehli bir başpehlivandı. Peşrev faslı bittikten sonra Aliço gaddar lakabına yaraşır bir şekilde karşısındakini yıldıran müthiş elenselerini vurarak güreşe girdi.


            Aliço'nun o elenselerini yiyip de sarsılmayan pek azdı. Halk Yusuf’un bu elenselerden hiç de sarsılmadığını görerek heyecanlanmış ve zevkli bir güreş seyredeceklerini anlamıştı. Aliço Yusuf'tan çekinmediğini göstermek istercesine dik güreşiyor ve onun dalmasını bekleyerek elenseleriyle yıldıramadığı bu güreşçiyi öldürücü boyundurukları ile hırpalayıp, yenmeyi tasarlıyordu.


            Yusuf bunu sezinlemiş gibi bir defa olsun paça kapmak için dalmamıştı. Güreşin başlaması bir saate yaklaşırken Yusuf, Aliço'nun elenselerine karşılık vermeye başlamıştı. Koca pençeleriyle öyle bir elense çekiyordu ki Aliço, o zaman Yusuf'un ellerindeki kuvveti farketmiş ve karşısındakinin çok kuvvetli bir pehlivan olduğunu anlamıştı. Açık vererek güreştiği halde Yusuf'un da dalmamasına bir mana veremiyordu.


            Kendisi saatlerce güreştiği için güreşin uzamasının kendi yararına olacağını düşünüyordu. Ama iki saate yakın bir zaman geçipte, Yusuf'un yorulmadığını sezinleyen Aliço taktiğini değiştirerek şimşek gibi çift paçaya daldı. Yusuf'da çok seri bir dönüşle paçalarını kaptırmadan öne doğru yüzükoyun kapaklandı. Aliço’da dizleri üzerinde emekleyerek Yusuf’u kasnağından bastırıp, kalkmasına fırsat vermedi. Yusuf ayağa kalkmak için sağa sola hamle yaptıysa da Aliço'nun pençesinden kurtulamayacağını anlayarak, açık vermemek için mümkün olduğu kadar toplandı. Aliço, Yusuf'u altında zaptettikten sonra hemen şark kündesini doldurmaya başladı, İşte o anda, Yusuf'un Aliço'nun elinen kurtularak ileri fırladığını ve korkunç bir nara ile Aliço'yu ayakta karşıladığı görüldü. Herkes Yusuf'un kuvvetine ve güreşin hareketliğine hayran kalmış, ikisini de övücü sözlerle teşvik ediyordu. Akşam grubuna doğru Yusuf bir daha düşmeden güreşi başa baş sürdürmeye başlamıştı.


            Saatler geçmesine rağmen güreşin hızı gittikçe artıyordu. Güreşte kimin galip geleceğini kestirmek çok güçtü. Ama Yusuf'un daha nefesli olduğunu da güreşten anlayanlar sezinlemişti. Aliço'nun yaşlılığı kendisini göstermeye başlamıştı. Akşam karanlığı basarken Aliço, güreşteki hamlelerinin istediği hızda olmadığını anlamıştı.

            Ama, Aliço gaddar olduğu kadar da mertti. Her şeyin hakkını vermesini bilirdi. Müteessir de değildi. Yusuf'un başpehlivanlığa layık olduğunu anlamıştı. Artık güreşi rahatça bırakabilirdi. Adalı Halil Pehlivanla Yusuf'un bu meydanı layıkıyla dolduracaklarından emindi. Bunları düşünerek bu genç pehlivana karşı eskiden güreştiği gibi pek gaddarca güreşmemeğe karar verdi. İçten boğmalarında pek hoyrat davranmıyor, budamaları ve tırpanları daha yumuşak vuruyordu.

            Aliço'nun gittikçe daha yavaşladığını gören yaşlı güreş severler onun ne denli büyük güreşlerini gördüklerinden, onun bu son güreşinde yorulup alta düşmesini istemiyorlardı.

            26 sene Kırkpınar Başpehlivanlığını kazanmış bir kimsenin şerefine ve şanına layık bir şekilde güreşi terketmesini istiyorlardı. Artık karanlık iyice bastırmıştı. Aliço yaşlı haliyle genç bir delikanlı gibi bütün gün güreşmiş ve oyundan oyuna geçerek güreşin bütün inceliklerim göstermişti. Yusuf’ta ne kadar usta bir pehlivan olduğunu ispat etmişti.

            Güreşi beraber ayırmak isteyenlere Aliço'nun meydan ortasından şöyle bağırdığı duyuluyordu:

            “A be burası Kırkpınar’dır. Er meydanıdır buncağız. Burada yenişene kadar güreş tutulur. Zift fıçıları, çıralar ne güne durur? Tutuşturun oncağızları. Pişmiş güreş yarıda konur mu hiç? Bu kızancağıza yenilmek kaderimde varsa ko verin yensin beni. Hem ben artık bu er meydanından çekileceğim. Aliço’yu yenmek talihini bir daha bu Yusufçağız nerden bulcak?”

            Bu sözleri duyan Koca Yusuf, bir his sağanağına tutulur,gözleri nemlenir, Kel Aliço’nun ellerine kapanır ve büyük ustanın elini öper. ve şöyle der:

            “Ustaların ustası, pehlivanların pehlivanı koç yiğit ağam benim. Gel bırakalım bu güreşi, sözlerinle yendin sen beni. Elimde, ayağımda dermanım kalmadı. Bu söylediklerinden sonra tutamam gayrı ben seni. İstersen sen tut beni, vur sırtımı yere.”

            Aliço’da duygulanmış ağlamaklı olmuştur…

            “Bu meydan bundan sonra senindir. Senin gibi bir pehlivan ortaya çıktıktan sonra gözüm arkada kalmadan ayrılacağım buralardan. Ödül de, pehlivanlıkta senindir. İkisine de güle güle sahip ol. İkisi de sana helal olsun oğul.” der ve Koca Yusuf’u galip ilan eder. Artık meydanların tek hakimi vardır.



Kaynak : Eşref Şefik







KOCA YUSUF

Koca Yusuf, Yusuf İsmail, Korkunç Türk (d. 1857, Şumnu, Bulgaristan - ö. 4 Temmuz 1898 Atlantik Okyanusu), Deliormanlı efsanevi Türkgüreşçidir.
Mindere çıkan ve grekoromen güreşi yapan ilk Türk pehlivanı olduğu sanılmaktadır. 1885 yılında Kırkpınarbaşpehlivanı olmuş; 1894 yılından itibaren Avrupa ve ABD'de devrin en ünlü güreşçileri ile güreşmiştir. 144 kilo sıkletindeki sporcu, 1.88 metre boyundaydı. ABD turnesinden ülkesine dönerken bir gemi kazasında yaşamını yitirdi.

Lakabı
Serbest Güreşin efsanevi isimlerinden olan Yusuf, iri gövdesi, güreş becerisi, gücü ve sporcu ahlakı ile "Koca" lakabını almıştır. Önceleri doğduğu köyden ötürü "Kararlı Yusuf", sonra "Şumnulu Yusuf" olarak anılmış, 1896'dan itibaren çırağı "Erikli Mehmet"e "Küçük Yusuf" denilmeye başlanınca kendisine "Büyük Yusuf" denilmişti.
Dünyada “Terrible Turk” (Korkunç Türk) olarak tanındı. Kendisinden sonra başka Türk güreşçiler de bu unvanı kullandılar.
1900 yılında Rıza Tevfik 'Güreşte Avrupa Usulü ile Türk Usulü arasındaki Fark ve Müşahebet’ başlıklı yazısında kendisinden Koca Yusuf diye bahsedince yurtta bu isimle anılmaya başlanmıştır[1].

 

Yaşamı

Çocukluk ve gençlik yılları

Koca Yusuf, bugün Bulgaristan sınırlarında yer alan Şumnu Kasabası'nın Karalar Köyü'nde dünyaya geldi. Doğum tarihi tam olarak bilinmese de İsveç güreş tarihçisi William Baster'a göre 1857 yılında doğmuştur. Babasının adı İsmail'dir. Babası ve dedesi Yusuf'un ilk güreş ustaları oldu. Çocukluğu, milliyetçilik hareketleri nedeniyle Bulgarların Türk köylerini bastığı bir ortamda geçti.
Koca Yusuf dönemin ünlü pehlivanlarından Şumnulu Dursun Pehlivan, Nasuhçulu Kel İsmail Pehlivan ve Pomak Osman tarafından yetiştirildi. Kırkpınartarihinde 26 yıl boyunca üst üste başpehlivanlığı elinde bulunduran veSultan Abdülaziz'inbaşpehlivanı olan Kel Aliço ile 1885 yılında güreşti ve berabere kaldı. Bu karşılaşma sonucu ondan ülkenin başpehlivanlığı unvanını aldı. Kel Aliço'nun çırağı olan ve 18 yıl Kırkpınar başpehlivanlığını elinde bulundurduğu söylenenAdalı Halil'i iki kez ardı ardına yendi. SultanAbdülaziz, Sultan V. Murat ve Sultan II. Abdülhamit döneminde pek çok güreş yaptı. Koca Yusuf ile çarpışanKara Ahmet, Katrancı Mehmet, Kazandereli Memiş, Filiz Nurullah,Kurtdereli Mehmet veHergeleci İbrahim gibi ünlü pehlivanlar, onun kendilerinden üstün bir pehlivan olduğunu kabul ettiler.

Çolak Mümin'e Yenilmesi

Koca Yusuf'u yenebilen tek pehlivanın Kavalalı Çolak Mümin Pehlivanolduğu iddia edilir. 1894yılında Rami'de yapılan veKel Aliço'nun hakem olduğu bir karşılaşmada Çolak Mümin, Koca Yusuf'u açık düşürmüştür. Hakem Aliço bu durumu yenik sayınca Yusuf tek yenilgisini almıştır. Çolak Mümin'in bu maçta sakatlanmasından ötürü güreş hayatına devam edemediği rivayet edilir.

Fransa yılları

Fransız güreşçi Joseph Doublier ile tanışması ve Fransa’da güreşme teklifi alması hayatını değiştirdi. Fransız yazar Edmond Desbonnet'in "Güreşin Kralları" (1910, Paris) adlı kitabında anlatıldığına göre Doublier, 1894'te rakibi Sabés'e yenildikten sonra onu yenecek bir güreşçi arayışına girmiş ve Türkiye'ye gelmiş;Filibeli Kara Osman, Filiz Nurullah ve Yusuf İsmail'i beraberinde Fransa'ya götürmüştü. Yusuf, başlangıçta yurtdışına çıkmayı kabul etmediyse de Müslümanların güçlü olduğunu ispat etmenin bir cihat olduğu şeklindeki ulema açıklamaları üzerine 1897'de Avrupa'ya gitti ve Paris'te minder güreşinin kurallarını öğrendi. İlk maçını Sabés ile yaptı ve onu yendi. Fransa'da 3 yıl kaldı (1894-1897). Bu dönemde güreştiği ve döneminin önemli sporcuları olan Olsen, Pons, Fournier'i yendi. Gambier, Raul, Rum güreşçi Antonio Pierri ve İngiliz güreşçi Tom Cannon'u da yendikten sonra Avrupa’da rakip bulamaz hale geldi. Paris'te bir sirkte, Türk güreşçiHergeleci Mahmut Pehlivan (İbrahim Mahmut) ile yaptığı ancak polis müdahalesi ile durdurulabilen karşılaşma, gelmiş geçmiş en acımasız güreş karşılaşması olarak hatırlanır.

ABD Turnesi

Avrupa'da büyük ün kazanınca Amerika Birleşik Devletleri'nden organizatörler onu New York’a davet ettiler. Antonio Pierri ve Doublier ile birlikte gittiği ABD'de menajeri William Brady oldu. Bu ülkede yaptığı 33 karşılaşmada yendiği sporcular arasında George Bothner, Ewan Lewis, Dan McLeod, Tom Jenkins vardır. Şikago’da bir karşılaşmada dünya şampiyonu Evan Lewis’i üst üste iki defa yendikten sonra yurda dönmeye karar verdi. Yaptığı güreşlerde yenilmemesi ve heybeti dolayısıyla ABD’de kendisine The Terrible Turk (Korkunç Türk) unvanı verilmiştir.

Ernest Roeber ile karşılaşmaları

ABD'ye gelişinden önce hiç yenilgi almayan Yusuf İsmail, 26 Mart 1898'deErnest Roeber ile yaptığı maçta diskalifiye oldu. Madison Square Garden'da yapılan bu maçta rakibini ringden dışarı atması, Roeber'in öldüğünü düşünen seyircilerin ayaklanmasına ve Yusuf'a karşı linç girişimine neden oldu. Söz konusu maç, spor yazarı Walter Camp tarafından kaleme alınan1907 tarihli "The Substitue: A Football Story" adlı romanda anlatılmıştır.
İki rakip, Metropolitan Opera Evi'nde 30 Nisan günü tekrar karşı karşıya geldi. Aralarındaki itişmelerden sonra menajerlerinin ringe çıkıp müdahale etmesi sonucu olay büyüyüp yine seyirciler arasında bir ayaklanma dalgası olunca karşılaşma iptal edildi ve bu olaydan sonra Opera Evi güreş karşılaşmalarına kapatıldı

Ölümü

Türkiye'ye dönmek üzere21 Mayıs 1898'de Fransızbandıralı La Bourgognetransatlantiği ile yola çıkan Koca Yusuf, bindiği geminin 4 Temmuzsabahı New York'un kuzeydoğusundaki Sable Adası'nın 60 mil açıklarında İngilterebandıralı Cromartyshireşilebiyle çarpışıp batması sonucu tüm yolcular ve mürettebatla birlikte boğularak ölmüştür.
Ölümüyle ilgili iki iddia vardır. İlki kaza sonrasında filikalara binen diğer yolcularla birlikte kurtulmaya çalışan Koca Yusuf’un tutunduğu filikadaki diğer yolcuların onun koca gövdesinin sandalı devireceği korkusuna kapılıp kürek ve baltalarla ellerine vurduğu ellerini çekmeyeceğini anlaşılıncada filikadakiler tarafından baltayla bileklerinin kesildiği ve bu nedenle öldüğüyken, ikincisi Koca Yusuf'un Amerika'da kazandığı güreşlerin ardından kazandığı paraları kağıt paralara güvenmediği için altına çevirdiği ve bu altınların ağırlığı nedeniyle okyanusta boğulduğudur.

Koca Yusuf'un Çocukları

Koca Yusuf'un eşi Refiye'den Mehmet ve Hüseyin adında iki çocuğu olmuştur.

Ölümünden Sonra

Ölümünden sonra adı, şu anda Türkiye Denizcilik İşletmelerine bağlı, Haliç Tersanesinde bulunan 40 Tonluk bir yüzer vince verilmiştir.
2001 yılında basılan Bin Yılın Türkleri Hatıra Para Serisi'nde Koca Yusuf portreli hatıra para yer almıştır.
Hayatı, gazeteci-yazarHalil Delice tarafından "Cihan'ı Titreten Türk Koca Yusuf Yalnızca Güle Yenildi" (2005) adıyla kitaplaştırılmıştır.
Hayatının belgesel yapılması için 2008 yılında "Koca Yusuf Türkiye'de" adlı bir araştırma projesi başlatılmıştır

Mezarı hakkında

Koca Yusuf’un cesedininAtlas Okyanusu’nda kaybolduğu sanılmaktadır. Ancak şair Sunay Akın’ınÖnce Çocuklar ve Kadınlar adlı kitabının “Okyanusa Yenilen Güreşçi” başlıklı bölümünde Azor Adaları'nda mezarının bulunduğu iddiasına yer verilmiştir. Kaza sonrasında civar adalara vuran gemi yolculara ait 20 cesetten pek heybetli değişik kılıklı olanının Koca Yusuf olabileceğini iddia eden yazar, cesedin adadaki kilisenin mezarlığına defnedildiğini belirtmiştir.